Son dönemde sık duyduğumuz “strateji” kelimesi iş hayatımızın neresinde?

Gündelik yaşamın koşuşturmacasından sıyrılıp bu kelimenin özü ve uygulamaları hakkında hiç düşünme fırsatı bulabildik mi? Eğer cevap hayır ise bu yazıyı okumak sizin için güzel bir fırsat olacaktır.

“Strateji” kelimesinin kökenine bakıldığında, bu terimin bir çok yönetim aracında olduğunu gibi askeri bir bakış açısından geldiğini görüyoruz. Osmanlı döneminde de “Sevk-ül ceyş” olarak tanımlanan bu terim. Tam manasıyla; silahlı kuvvetlerin stratejik amaçlarına ulaşması için izledikleri “yol” olarak tanımlanıyor.

Peki ne oldu da strateji kavramı iş hayatında bu kadar önemli olmaya başladı?

Bunu anlamak için iş dünyasının evrimi olarak değerlendirdiğim kronolojik akışı hatırlatmakta fayda görüyorum.

  • 1900-1950 yılları arasında bir ürünü yapabilmek, işin üretim tekniğini bilmek ve bunu fizibilite raporlarıyla desteklemek en önemli konuydu. Bu dönemde “yaptığımı satarım” görüşü hakimdi.
  • 1970’lere gelindiğinde ise ürün üretebilmek biraz daha kolaylaştı ve rekabet denen konu gündeme geldi. Rekabet edebilmek için artık yapabilmek değil, düşük maliyetli üretebilmek önem kazanmaya başladı. Bu dönemde iş disiplini, kontrol temelli yönetim araçları ön planda oldu.

  • 1980’lerde serbest kur rejimine bağlı olarak finans ve paranın yönetimi önemli oldu.

  • 1990’lar da ise küresel şirketlerle çalışmak, global düşünmek ve onların iş disiplinlerine uygun ürün üretebilmek elzem konular arasına girdi.

  • 2000’li yıllara gelindiğinde internetin hayatın her aşamasına girmeye başlaması ve teknolojinin gelişmesiyle artık yönetim oyununun kuralları değişmeye başladı.

  • Günümüzde ise teknoloji, finans, küresel düşünme konularıyla birlikte, talebin ve tüketici tercihlerinin geleceği hakkında tutarlı, sağlam öngörüler yapmak ve buna paralel yol ve yöntemler geliştirmek her şeyden önemli oldu.

Özetle, sanayi devriminin etkisi, üretim sistemlerin gelişmesi ve aynı işi yapabilen şirketlerin çoğalmasıyla birlikte düşman kavramını yerini rakip almaya başladı. Yani, sizinle aynı işi yapan, benzer sektöre veya müşterilere hitap eden bir şirket olarak rakibinizle fiyat, hizmet veya yenilikçi olma savaşına girmiş olduğunuzu düşünebilirsiniz. İşte bu rekabetçi piyasada ayakta kalabilmenin, pazar payında rakiplere göre daha iyi noktada olmanın adı da yönetsel anlamda işletme stratejisi olarak tanımlıyor.

Strateji, askeri yönetimlerin hala merkezinde yer alıyor. Her ne kadar tarihteki gibi at, top, tüfek, hilal tekniği gibi stratejiler bahsedilmese de bugün roketlerden, füze menzillerinden, insansız hava araçlarından, biyolojik silahlardan bahsetmek mümkün. İşte dün olduğu gibi bugünde strateji kavramının var olduğunu, ama şekil değiştirerek mevcutiyetini devam ettireceğini anlıyoruz

Strateji konusuyla ilgili aslında ülkelerinde başka ülkeler üzerinden daha fazla söz sahibi olabilmesi, daha güçlü bir ülke olarak başkalarının ondan uzak durmasını sağlaması gibi stratejilerden de bahsedebiliriz.

Ne demek istiyorum? Bugün Almanya elinde bulundurduğu makinalaşma gücünü, Amerika silah gücünü, Güney Kore teknoloji gücünü, Japonya kalite gücünü, Rusya askeri ekipman üretim gücünü, Çin üretim üssü olma gücünü başka ülkelere üstünlük sağlamak için kullanma yolunu tercih ediyor. Bunların tamamı da strateji kavramının doğrudan kapsamına giriyor.

Zaman içerisinde şirketlerin stratejik konumlanmalarına, stratejik hedeflerine bağlı olarak şirket sahipleri veya profesyonel yöneticiler stratejinin önemini kavramaya başladı. Stratejilerin sistemli bir şekilde belirlenmesi için stratejik planlama metodolojilerinin işletmelerine kazandırılması için para ve kaynak harcadılar. Stratejilerin hayata geçmesi için performans sistemlerinin geliştirilmesine efor harcadılar. İşletme için yapılan her şey içerisinde bulunan insanları da doğrudan etkiledi. Kurumsal hedeflerle bireysel performansların entegre edilmesi, çalışanların da kurumun performansında etkisi olduğuna inanarak bireysel performans ve ödül-ceza sistemlerine yatırım yaptılar.

Günümüzde ise benzer ürün veya hizmetleri arz edeler o kadar çoğaldı ki şirketler sadece sundukları ile varlıklarını sürdüremez oldu. Devreye ne girdi? Kalite, tasarım, hız, yenilik veya marka algısı. Bunun sonucunda pazarlama stratejisi, inovasyon stratejisi, insan kaynakları stratejisi, bilgi teknolojileri gibi stratejiler türeyerek stratejinin ana’sı ve yardımcıları şeklinde bir sistemle karşılaşmaya başladık.

Doğru stratejilerin ne gibi faydaları oluyor dersiniz?

  • Şirketlerinin ortalamanın üzerinde kar etmesini sağlıyor
  • Kurumların nesilden nesile büyüyerek devam etmesine ciddi faydaları oluyor
  • Gündelik uğraşlardan zaman bulup geleceği şimdiden okumayı ve ona göre şekil almayı sağlıyor
  • Eski yönetim ve liderlik tarzlarından yeni yönetim metotlarını uygulayarak güncel kalmayı sağlıyor
  • Değişimlere uyum sağlayarak krizlere, beklenmedik tehditlere karşı daha daha güçlü bir şekilde mücadele verilmesine destek oluyor.

Kim ne derse desin hangi sistem, hangi model, hangi kavram çıkarsa çıksın hala daha işin merkezinde insan var. İşletmelerde de strateji kavramıyla daha çok içli dışlı olan veya olmak zorunda kalan yöneticilerin stratejinin daha etin bir şekilde faydasını görebilmesi için bazı yetkinliklerini artırması gerekiyor. 

Günümüzde profesyonel yöneticileri gerek işletmesini ileriye taşımak, gerek başarılar elde etmek gerekse kendisini güncelleyebilmek için şunları yapmak zorunda. 

  • Sadece kendi çerçevesinden değil “aynı yere” bir de en yakın rakiplerinin, müşterilerinin bakış açısından bakabilmeyi öğrenmeli

  • Kısa dönemli kısa tahminlerden öte, makroekonomik uzun dönemli bilimsel tahminleri referans alabilmeli

  • Olayları sebep sonuç ilişkisi içerisinde ele alarak analitik düşünebilmeli

  • Geçmişle gelecek arasında köprü kurabilen paradigma analizleri yapabilmeli

  • Sosyolojiyi, toplum psikolojisini ve demografik özellikleri çok yakından takip edebilmeli

  • Hayat tarzı analizleri (value and life styles=VALS) diye bir şeyin olduğunu bilmeli

  •  Kitlelerin düşünce ve bakış açılarını incelemek, yorumlamak ve buna göre aksiyon planları yapabilmeli

  • İletişimi daha da etkin kullanmaı ve interaktiviteyi işlerinin içerisine daha çok dahil etmeli,

  • Kriz, olasılık ve senaryo analizleri yapabilmeli

  • Pazarı, pazarın gelişimini ve ürün yaşam döngüsündeki değişimi iyi okuyabilmeli

  • Rakiplerin stratejileri ve taktiklerini takip etmek ve bunlara uygun aksiyon almak alabilmeli.

Yapmalı, etmeli demek kolay ama bunları nasıl yapacağız diye akıllara soru işaretleri gelebilir. İşte stratej, stratejik yönetim kavramı ve sağladığı yönetsel metodolojiler bunların yapılabilmesi için tetikleme görevi üstleniyor.